16 Mayıs 2011

Omuz omuza yürüyoruz şampiyonluğa



Maç öncesi yapılabilecek tüm totemleri yaparak geldik Saracoğlu'na... Çünkü bu gözler, geçen sene Kadıköy'de yaşanan son maçta önce coşkuya ve maç sonrası da  o acı tecrübeye şahit olmuştu. Bu yüzden maçtan önce kimseyle maçı konuşmayarak ve formamı giymeden beklemeye başlamıştım...

Kadıköy gene mahşer-i kalabalıktı...Coşku yüksek, ama yine de herkeste  endişeli bir bekleyiş hakimdi... Sahaya çıkan 11'de de aynı stres ilk dakikalarda kendisini gösterdi. Ankaragücü'nün hücum ağırlıklı kadrosu, Fenerbahçe'ye önde baskı ile birlikte tekme salllamaktaydı ardı ardına...

İlk 20 dakika gerçekten gergin geçti ve futbolcuların üstündeki stres ve baskı dalgası tribünlerin gözünden kaçmıyordu. Trabzon'dan gelen erken gol ve Ankaragücü'nün tekmeyle karışık dirençli futbolu canları sıkmaktaydı. Biran önce gol bulmalıyız düşüncesi ve  kart sınırındaki futbolcuların kart görme endişesi Kadıköy'deki son maçı gereğinden fazla sinir harbine döndürdü. Hele bir ara ceza sahası önünde iki futbolcunun birbiriyle çarpışması tam da geçen seneki Trabzon maçının enstantanelerinden biriydi...

Ama tüm bunlar 20 dakika sürdü...
Penaltı demek Fenerbahçe için 1-0 demekti Alex varken topun başında. Top ile kaleci farklı köşeleri seçerken tribünlerde rahatlamıştı şimdi. İkinci penaltıda yine Alex'in pasını alan Niang'ın çok ustaca topu kaleci'den kurtarıp oyundan attırması ve skorun 2-0'a gelmesi ise maçı bitirdi...

O saatten sonra tribünler bir ara sessizliğe büründüler coşku beklenirken. Çünkü herkes stresten yorgun düşmüş ve duygu patlaması bir rahatlamayla koltuğuna yığılmıştı. Bu arada sahadaki kanaryalar da top çevirmeye başlamışlardı aralarında...

İkinci yarı ise tam bir Alex şov vardı sahada ve tribünler kaptanlarına eşlik edercesine coşkuluydular... Kareografilerle başlayıp meksika dalgasıyla devam eden ve futbolcularla birlikte söylenen marşlarla biten maçta önümüzdeki haftanın planları yapılmaya başlanmıştı bile... Sivas'ta havaalanı varmıydı? Biletler kaç paraydı ? Maç ne zamandı ? Kombineler yenilendimi?  soruları Fenerbahçe'nin golleriyle birlikte yağmur gibi yağıyordu.

Her hafta bu satırlarda Alex için yazılacak kelimelerim bitti, yetersiz kaldı artık deyip bitiriyorum ama Alex durmuyor, yorulmuyor, atıyor,attırıyor. Dile kolay, 5 gol. 4'ü aynı köşeye olmak üzere, 3 penaltı 1 frikik, 1 aşırtma vuruşla coşuyor coşturuyor... Sen çok yaşa kralım. Varsın senin heykelini dikmesinler Kadıköy'e, sen milyonlarca sarı lacivert çubuklu yüreklerin en nadide köşelerinde yıkılmaz bir heykel gibi abidesin zaten...

Alex'in bu müthiş performansında Aykut Hoca'nın sene başında "Onunla 5 yılda 1 kez şampiyonluk var" demesinin payı nedir kimse bilemez ama Alex'in ortaya koyduğu bu insanüstü performansa ne desek azdır... Hâlâ onu birileriyle kıyaslayacakmısınız ? Güldürmeyin kargaları...

Son sözüm ise Ankaragücü taraftarlarına... Yıllardır tribünlerdeyim, ilk defa Ankaragücü'nün bu kadar kalabalık ve hararetli tribünlerine şahit oldum Kadıköy'de ve şaşırdım... Bu kadar agresif, küfürlü ve kalabalık olmaları tuhafıma gitti. Kadıköy'de son deplasmanımız var takımımıza destek olalım diye toplanıp gelmişler !!! Onları her deplasmanda böyle kendi takımlarını desteklerken görmek isteriz... Bursa veya Trabzon diye bağırmaydan tabi...



Neyse, 3'de 3 yapan Fenerbahçe Spor Kulübünün 4'ücü şampiyonluğuna 1 maç kaldı. Mucizeler her zaman yaşanmaz. Papaz da her zaman pilav yemez. Ne dedik geçen hafta "dönüş yok artık"

9 Mayıs 2011

Dönüş yok artık

Saat 22:00’da maçların her ikise de sona erdiğinde koltuğa yığılmış kalmış, yazı yazacak halim kalmamıştı stresten... Fenerbahçe’nin zorlanacağını bekliyordum ama böylesi bir ilk yarı çıkaracaklarını düşünmemiştim... Aynı saatte başlayan bu tip şampiyonluk virajındaki maçlarda golü önce bulan takım, diğer rakibinin kucağına stres bombasını bırakıyor. Uzun süre Trabzon’un 1-0 önde götürmesi de büyük etken oldu sinirlerimizin bozulmasına...

86-87.dakikalarda Buca’nın golünü görünce ekranda gol diye fırlamıştık ama biz yetişipte diğer kanalı açana kadar Umut Bulut’un golü gelmişti. Tekrar Karabük’e döndüğümüzde kulaklarımıza “Trabzon Trabzon” sesleri geliyordu tribünlerden. Son dakikaları 2 kanal’ı açıp kapayarak geçirdik. Bir de baktık ki, Karabükspor’un kalecisi son dakikalarda kalesini terketmiş gol aramaya çıkmıştı Fener ceza alanına.

Maçlar bitmişti... Fener zorlanarak aldı maçını evet ama, Trabzonspor’un direkten döndüğü bu kaçıncı maçtı ? Çekirge’nin bu kadar zıplaması kolay değil.

Son 2 maça girildiğinde ve oynadıkları son 16 maçın 15’ini kazanmış takımın futbolcularını eleştirmek ve maç kritiği yapmak istemiyorum... Hepsini gösterdikleri bu müthiş performanstan ötürü kutluyorum... Bu sefer biliyorum ki kalan 2 maçta da sıkacaklar ve “diğerleri”ne karşı 18.şampiyonluğu kutlayacağız...

Fenerbahçe’de her hafta bir kahraman çıkıp, bayrağı yere düşürmeden taşımayı devam ettiriyor. İçlerinde ikisini ayrı bir yere koymak gerekirse bunlar Alex ve Gökhan olacaktır. Gökhan önceden de başarılıydı ama bu sene ortaya koyduğu futbolun yanında müthiş bir liderlik vasfı da sergiliyor ve adeta Fenerbahçe’nin neferi oluyor her maçta... Her maçı ayrı bir kahramanlık öyküsü onunkisi...

Her oyuncuyu bu kadar mücadelenin içinde tutmayı başaran ve her futbolcudan en efektif verimi almaya çalışan Kocaman’ı da tebrik etmek istiyorum... Sen bizim gençliğimizin duvarlarına posterini astığı Aykut’tun. Şimdi Fenerbahçe tarihine adı kazınacak Kocaman Aykut’sun hocam...

Yolun, yolumuz açık olsun...

2 Mayıs 2011

İyiler mutlaka kazanır



Kadıköy’de coşkulu taraftar henüz 2.dakikada ne zamandır daha çok süre almasını beklediğimiz Stoch’un ayağından güzel bir şutla öne geçince stresin Avni Aker’e geçeceğini sanmış ve o coşkuyla fark geleceğini düşünmüştü... Fakat radyodan gelen kötü haberde Antep’in penaltıyla ve 10 kişi kalmasıyla maça devam edeceğini duymamız moralleri biraz  bozmuştu...

Stoch’tan başlayalım, Twente’nin şampiyonluğunda çok önemli bir yere sahip olan bu pırpır genç adamın her maçta daha fazla oynaması gerektiğini devamlı söylüyorum. Fenerbahçe’nin en değerli hücum silahlarından biri. Mutlaka kazanılması gerekir. Önümüzdeki yıl çok daha büyük başarılara imza atacaktır. Çok enerjik, şut çekebilen, top saklayabilen, adam eksiltebilen bu oyuncunun kondisyon performansı 90 dakikaya çıktığında tadından yenmeyecek...

Fenerbahçe maça yine istekli arzulu ve golü erken bulma adına coşkulu başladı. İsteğini de aldı. Semih’le de birçok pozisyona girdi. Ancak kaçan goller ilerideki dakikalarda başımızı ağrıtacak endişesine son noktayı yine büyük kaptan Alex koydu. Semih demişken; dün tribünlerde sağımda solumda homurdananlar oldu kaçan pozisyonlarından sonra. Katılmıyorum. Bence oldukça hareketli ve istekliydi maç boyunca. Aykut hoca’nın onu sağ tarafa çekmesi onun suçu değildi ayrıca. Tribünlerin, 2 yıldır bize çektirdiği kabir azabını unutmuş Guiza’yı bağırlarına basıp, Semih’i kenara atma ikiyüzlülüğünü ve nankörlüğünü kabul etmem mümkün değil...

İlk yarının 2 farkla bitmesi herkesi rahatlatmıştı ama Aykut Hoca’nın maç içinde taktiksel değişikliğe gitmesi yani Semih’i sağ tarafta, Alex’i ön tarafta kullanma isteği Fenerbahçe’yi etkisizleştirip topu Belediye’ye bırakmaya yetti. Üstelik Guiza’nın oyuna girmesi adına Stoch’un oyundan çıkartılması yabancı kontenjanı ile açıklansa da sonucunda Fenerbahçe’nin hücumu zayıflamış oldu.

Maçtan önce Barca yetkililerinin maça geldiklerini bilmiyordum sonradan öğrendim, şayet Gökhan’ı izlemeye geldilerse baştan söyleyeyim; almaları çok zor. Bu çocuğun, bu formayla bu armayla, bu taraftarla müthiş bir sinerjisi, müthiş bir enerjisi var. Maçlarda onu seyretmeye doyamıyorsunuz. Bu kadar zaman bu kadar üst düzey performansı hangi oyuncu sergiler... Tribünlerin Gökhan Gönül diye inlemesi lazım. Gökhan’ın pasaportunda ay yıldız yerine başka bir bayrak olsa tribünlerin yaklaşımı farklı olacaktır sanırım. Bugün Gökhan Gönül Fenerbahçe’nin en değerli birkaç oyuncusundan biridir.

Bu yazıda da Alex’den bahsetmeyeceğim. Daha önce dediğimiz gibi ona ithaf edeceğimiz kelimeler tükendi artık... O bir fenomendir... Heykeli dikilecek adamdır... Dün akşam Twitter’dan taraftara teşekkür etmiş... Asıl biz teşekkür ederiz sana Kaptan. Büyük kaptan...

Fenerbahçe iyi oynuyor, müthiş mücadele ediyor ve hep birlikte şampiyonluğu istiyorlar. Son 15 maçın 14’ünü kazanmış takımın şampiyonluk hakkıdır. Son haftalarda kaçacaksa bu şampiyonluk yine, varsın kaçsın. Bu emek, bu mücadele bu istek alkışlanır ve iyiler mutlaka kazanır...

http://twitter.com/#!/ahmetceliksungu